Elektrikli Uçan Araba Modelleri

Rolls-Royce adı lüks otomobillerde başarılı olduğu kadar havacılıkta da başarılı olmuştur. Bu noktada iki ayrı şirket gibi olan Rolss-Royce’un, araba şirketi yaklaşık 1.300 kişiyi istihdam ediyor, ancak yaklaşık 50.000 kişilik istihdamı olan uçak motoru işinde kesinlikle yetersiz kalıyor. Bu şirket, 250 metrelik bir üst hız ve 500 millik bir menzile sahip, dört ila beş yolcu taşıyan hibrit elektrikli VTOL uçak konseptini duyurduğunda, durup bir dinlemek lazım…

Yükselip yola çıktığında, ana kanat ve kuyruklar tam güç çalışarak yaklaşık 402 km/saat hıza ulaşabilir. Kanatlı uçuş esnasında, ana kanattaki pervaneler sürtünmeyi daha da azaltıp bu modelin dizaynının verimliliğini arttırmak için öne doğru eğilir. Daha büyük bir pil kullanmak yerine, daha küçük bir batarya ile çalışan bir gaz türbini jeneratörüyle, şimdilik %100 elektrikle çalışan kanatların başarabileceğinden çok daha uzağa, 805 km gibi bir menzile ulaşabilir. Rolls-Royce, bu uçan arabanın üretim için gerçekçi bir ticari modelin tanıtımının yapılmasıyla kaydıyla 2020’lerin başından ortasına kadar olan bir dönemde piyasaya sürülebileceğini söyledi.

Kanada menşeili havacılık firması Opener Inc., dünyanın ilk Personal Aerial Vehicle (yani Kişisel Hava Aracı) olan tek kişilik BlackFly uçan aracını tanıttı.

ultra hafif %100 elektrikliuçakları olarak tasarladığı yeni BlackFly araçlarını tanıttı. Sekiz elektrikli motoru ve sportif ön ve arka kanatları olan ve su damlası şekline benzeyen araç, saatte 40 km menzil ve saatte 100 km hıza sahip. Opener’a göre, BlackFly “üç boyutlu taşımacılığa yeni bir bakış açısı getirmek için tasarlanmış ve üretilmiştir.”

Şirket sınırlı kapasiteleri nedeniyle, kullanımının kolay olduğunu ve ABD’de resmi eğitim yerlerinde veya FAA lisansı olmayan alanlarda uçulabileceğini söylüyor. Opener, mevcut versiyonun şimdilik biraz sınırlı olduğunu, fakat bir gün yenilenebilir enerji kaynakları tarafından desteklenen ulaşım ağlarına öncülük edeceğini umuyor.

9 yıldır 1000 farklı test uçuşuyla geliştirilen model, gürültüsüz çalışıyor, 30 dakikada tam şarj oluyor ve drone’larda bulunan bir “eve dön” tuşuna bile sahip.

Uber, karada yaşadığı talihsizlikler nedeniyle iyice dibe vurmamak adına, 2018 Mayıs ayında Los Angeles’daki Elevate isimli konferansında uçan taksi üreteceklerine dair bir iddiayla hızlı bir çıkış yaptı. Medyaya sızan haberler arasında NASA ile yeni bir anlaşma yapacağına ve uçağın neye benzediği hakkında ipuçları veren bazı yeni konsept görseller yer alıyor.

Uber ilk olarak 2016 yılında bir uçan taksi hizmeti için planlarından bahsetmişti fakat Uber, bu tarz hedeflere sahip olan tek kuruluş değil…

Boeing, Airbus ve bir dizi havacılık şirketi de bu pazardaki hakimiyeti için rekabet ediyor. Ayrıca henüz kendini ispatlamakla yükümlü bu sektör oldukça yeni olmasına rağmen, bu tür projelere çok fazla para ve kaynak harcanıyor. Uber, kendi adına, kentsel merkezler etrafında insanları taşımak için dikey kalkış ve iniş (VTOL) uçağını kullanmayı planlıyor. Bu uçaklar, gürültü ve karbon emisyonlarını minimumda tutmak için iki veya dört koltuklu olan ve Skyports olarak adlandırılan kalkış rampaları şimdilik birbirine en fazla 96 km mesafe bulunan seyahatler için düşünülüyor. Bu teknoloji gelişene kadar uçuşlar pilotlar ile gerçekleştirilecek ve otonom teknolojiler kendini geliştirdikten sonra pilotsuz uçuş yapabilecekler…

Böyle bir servis ayağa kaldırıldığında, şehirler için bu daha fazla hava trafiği demek oluyor ve işte tam da bu aşamada NASA devreye giriyor.

NASA, birkaç yıl boyunca drone gibi insansız hava araçları için trafik yönetim sistemleri üzerinde çalışıyor ve geçen yıl Uber ile aynı şeyi taksilerde uygulamak için bir anlaşma imzaladı.

Gelecekte sıkça karşılaşılması mümkün görünen (VTOL) dikey biçimde kalış ve iniş yapabilme özelliğine sahip elektrikli arabalar için şimdiden bir çok prototip denemesi söz konusu. Moller M400, tasarımı ve teknik yeterlilikleriyle güvenli, ekonomik ve çevreye duyarlı bir hava aracı olarak tasarlandı.

Otomotiv ve taşımacılık alanında, fikirlerin farklı yöne doğru eğilimi söz konusu olan girişimcilerin, en iyi örneklerinden olan elektrikli araba, 1400 km’den fazla menzili ile beklentileri karşılayacak bir prototip. A noktasından B ye en doğru ve düz bir çizgide, en kısa sürede ilerlemeyi hedefleyen model, Star Wars film setlerinde de fiziksel olarak yer almayı da başardı. Çalışmaları büyük hayaller ile 30 yılı aşkın süredir devam eden Dr. Paul Moller, ticari olarak başarı yakalamaya çok yakın gibi görünüyor.

İki kişilik tasarımın çok sayıda testten başarı ile geçmesi, insanların uçan bir makine ile seyahat konusundaki tercihlerini çok yakın zamanda değiştirecek gibi. Hayalin yola çıkışında; trafik yok, kırmızı ışıklar ve tuhaf virajlar, mecburi istikametler, otomobil gürültüleri gibi sıkıntılar yok ve daha birçok sıkıcı sorun olmayacak, şeklinde lanse edileceği düşünülen M400 uçan araba modeli, en yakın 10-15 yıl içerisinde semalarda görülebilecek. Volantor adını alacağı düşünülen elektrikli uçan araba için şimdiden 4 koltuklu tasarım çalışmaları başlamış. Hatta iki kişilik olan araç için yatırımcılar arasında ön rezervasyonlar yaptıranların olduğu duyurulmuş ve aracın gelecekte satışa sunulabilmesi için yapılan masraflar ve ekonomik durum değerlendirilerek, 100.000 $ çizgisinde ön ödemeli bir fiyata sahip olabileceği son söylentiler arasındayken satış fiyatının 3.500.000 $ olması söz konusu.

Mercedes yıldızını taşıyan ilk uçan araba, Siyah Giyen Adamlar filminde boy gösterdi. Filmin tarihi 2003 yılına uzanırken markanın efsane olabilecek bir Hollywood çalışmasında boy göstermiş olması dikkatli gözlerden kaçmadı.

E-Class sedan serisi içerisinde amiral gemisi olarak bilinen Mercedes E500, film için özel bir konsept çalışması olarak sette yerini almış ve araç içerisinden tek karelik ilginç bir görüntüde beyaz perdeye yansıtılmıştı. Aslında Mercedes uçan araba sadece film yapımcısı firmanın ticari bir hareketinden başka bir şey değildi. Aradan geçen yıllar ve elektrikli otomobiller hakkındaki inanılmaz gelişmeler, 5.0 litrelik, V8 motora sahip E500 gibi efsane bir modelin, Mercedes uçan araba olarak yeniden tasarlanması söz konusu olur mu, büyük merak konusu.

Araba ve motosiklet karışımı üç tekerlekli tasarıma eklenen dev katlanır pervane ile uçan araba modeli olarak lanse edilen PAL-V, kişisel ulaşımda devrim niteliğinde bir konfor sunuyor. 1,5 Km’lik uçuş yüksekliği ile istenildiğinde pratik olarak havalanan araç, havada 195 km/h hıza ulaşırken karada 200 km/h hızlarda güvenilir şekilde seyahat edebilimle imkânı sağlıyor. 70 db’lik ses düzeyi ise benzerlerinden oldukça düşük olan PAL-V, Hollandalı yatırımcı ve girişimci John Bakker’in öncülüğünde geliştiriliyor.

Şirketin hedefi, kişisel olarak en ekonomik ve zaman tasarrufu sağlayan, karada ve havada gidebilen bir araç geliştirmek. Konseptin şimdilik benzin ile çalışan bir motora sahip olması sebebiyle, AR-GE çalışmaları halen tamamlanmadı. Hedeflerine daha ekonomik ve çevreci seçeneklerin eklenmesi söz konusu olan araç, BEV sınıfında yer alacak ve tam elektrikli motor ile daha fazla ilgi görecek gibi.

Uçan araba modellerinin tasarımları büyük bir icat olarak 20. yy başlarından beridir, ciddi girişimler ile hızla ilerliyor. İki modlu araba konsepti, ulaşım konusunda büyük rahatlık ve konfor sunarken, kullanıcılarına aradıkları özgürlüğü sunacak. Moller M400 uçan araba modeline rakip olarak Robin Haynes tarafından tasarlanan Skayblazer, dört tekerlekli bir aracın açılan kanatlarıyla ilginç bir model olarak, gerek görüldüğünde uçabilecek şekilde tasarlandı. Büyük futuristik tasarımlar arasına adını yazdırmayı başaran uçan araba, yüksek hızlara ulaşan iş jetleriyle de rekabete gireceği düşünülüyor.

Skayblazer iniş ve kalkış için gerekli hıza ulaşabilecek piste ihtiyaç duyuyor. Dezavantaj olarak bahsedilen bu konu hakkında geliştirmelerin devam ettiğini beyan eden Haynes, aracın taşıma kapasitesi içinde elektrikli motor teknolojileri geliştirilerek, ağırlığından tasarruf edilip daha hızlı ve daha yüksek taşıma kapasitesi sağlanacağını duyurdu.

Massachusetts Havacılık ve Uzay Bilimleri mezunlarının kurduğu Terrafugia şirketi, uçak ile arabanın karışımı olarak lanse edilen özel bir uçan araba modelini görücüye çıkardı (2006). 2009 yılı sonunda prototip olarak havalanan uçan araba, beklentileri karşılayacak bir uçuş gerçekleştirerek meraklılarından büyük ilgi gördü. Karada ise hafif bir spor otomobil gibi kolayca kullanılabilen model, katlanan kanat ve kuyruğu sayesinde standart bir garajda muhafaza edilebiliyor.

PAV sınıfında efsane olabilecek model, havada 130 km/h hız ile 800 km’lik menzile sahip. Ayrıca bu performansı esnasında 200 kg’lık yük taşıyabiliyor. 1300 kg’ın bir miktar üzerindeki ağırlığıyla 2500 metre yükseklikte güvenilir bir uçuş sağlayan kişisel hava aracı, gerekli görüldüğünde daha yüksek irtifalara da ulaşabiliyor.

Terrafugia icra kurulu başkanı pozisyonundaki Anna Mracek, ilk dönemlerde yüzde 5’lik bir depozito ile ön siparişleri kabul edeceklerini ancak, gelişen teknolojiler ile motor ve diğer teknik donanımlardaki değişimlere paralel olarak, fiyatlarda öngörülen sınırlarda farklılıklar olabileceğini söylüyor.

Moller M400 uçan araba, çalışır bir modelinin geliştirilmesine rağmen satış başarısı yakalamadı. Bu konuda rekabet peşinde olan kişisel girişimler ise olumsuzluklara rağmen devam ediyor. İtalyan helikopter pilotu olan Gino d’Ignazio Gizio, G420 adını verdiği uçan araba modeliyle öne çıkan isimlerden birisi. Girişimci beklediği desteği bulduğu anda Cratf G440 ve G500 modellerinin de prototiplerini görücüye çıkartacağını iddia ediyor.

VTOL teknolojisi konusundaki uzmanlığını konuşturarak, gelecekte üretilmesi muhtemel uçan araba modellerinin tasarımlarına yön verici olarak kabul edilmekte olan Gino, pilot dâhil 7 kişiyi güvenle taşıyacak olan G440 modeli ve iki kişilik G420 uçan araba modellerine havada Süper Jet, karada ise Süper Spor Otomobil benzetmesi yapmakta. G500 için ise henüz kâğıt üstünde çalışmalara devam ettiği ve gerekli sponsorluklar ile modelin prototipinin yakın gelecekte görücüye çıkacağını belirtiyor.

200.000 £’lik sponsorluk ile hayata geçirilen Parajet, İngiltere’den Timbouctou’ya yaklaşık 5000 km yol kat ederek kalitesi ve ekonomikliğini kanıtladı. Off-Road özelliği ile eşsiz kum tepelerinden hızla akıp giderken Yamaha R1 motoru ile güç bulan Parajet buggy, motorlu yamaç paraşütü olarak kullanılan atalarına göre, çok daha güvenli ve ekonomik. Şehir içi kullanımında da boyutlarıyla kullanıcısına büyük kolaylık sağlayan yapısının oldukça sağlam olduğunu, yaptığı dev yolculukla kanıtladı.

Yamaha R1 1000 cc’lik motor 140 beygir gücü üretirken şimdilik biyodizel yakıt ile çalışıyor. Performans konusunda tam bir şeytan olmasını sağlayan arka pervane, arka tekerlekler ile paralele şekilde çalışıyor. Havadayken direksiyon fonksiyonları doğrudan paraşütün yönlendirilmesini sağlıyor. Kalkış için sadece 60 km/h hıza ihtiyaç duyan Parajet, havada 112 km/h hızda 225 km menzile ulaşabiliyor. Kısa kanatlar ve paraşüt ile uçuş fonksiyonunu gerçekleştiren araç, etkileyici paraşütü sayesinde en güvenilir uçan araba olarak lanse ediliyor. Seri üretimi ile 35.000 £’lik fiyata mal olabileceği düşünülürken, elektrikli motor teknolojilerine sahip yeni modeller hakkında henüz bir fiyat ya da benzeri bilgi verilmiyor.

Moller International 2008 yılında Hybrid bir uçan araba tasarladığını açıkladı. İki kişilik araç Ferrari 599 GTB’ye benzerliği ile büyük ilgi çekiyor. Moskova’nın kalabalık şehirlerinde ulaşıma alternatif bir yaklaşım sunacağı düşünülen uçan araba, 15 dakika süresince 240 km/h hızda uçabilecek. Sadece elektrik motoruyla 40 km/h gibi bir hızda gidebilen araç, sağladığı ekonomiyle de benzerlerinden oldukça başarılı bir grafik çiziyor.

Prototip maliyeti olarak 5 milyon $ harcanan uçan arabanın 250.000 $ civarında satışa sunulabileceği düşünülüyor. Hava taşıtından daha çok bir otomobile benzemesi sebebiyle, bazı testlerden geçmesi konusunda sorunlar ile baş başa olan Autovolantor, lisans sorunları aştığı anda üretime geçirilebilecek. 25 yıllık geçmişi ile Moller International, trafik konusunda eşsiz projelere imza atarken, Autovolantor tasarımından oldukça ümitli.

Amerika’da sanayi teknisyenliğinden emekli olmuş Frank Skroback, evden işe işten eve ya da benzer şekilde yakın uçuşlar yapabilen bir araba hayal etti. 1934 yılında Fransız mobilya üretimi yapan bir tasarımcı ile Henri Mignet’in uçak tasarımını inceledi ve etkileyici bir gövdeye sahip ilk uçan araba denemesini hayata geçirdi.

7 kanatlı, etrafı keten sarılı 21 boru ile uçuşa hazırladığı gövdesiyle ilginç bir tasarıma sahip araba, Skroback’in hayallerinden öte bir tasarım olarak bilinir. Uçan araba hayalleri ve tasarımlarıyla çok sayıda deneme halen gündemdeyken, jet motorlarına sahip bilim kurgu denemelerinden çok farklı olarak tasarlanan uçan araba, 21. yy için bile fazla etkileyici sayılabilir. Günümüz uçan arabalarının dedesi sayılan tasarım mantığı, halen değişmeden devam etmekte.

Güney Çin teknoloji Üniversitesi’nden ilginç bir tasarım; uçan araba YEE. Gelecek otomobil dünyasının farklı tasarımları hakkında çalışmalar Dünya’nın her yerinde hızla devam ediyor.

Karada katamaranı andıran bir görünüme sahip uçan araba, katlanan kanatlarıyla daha önceki tasarımlardan çok farklı görünüyor. Uçuşunda ise arka tekerlekleri itici güç sağlamak için 90 derece açılarak, jantları pervane görevi görüyor. Bu sayede farklı bir pervane ya da farklı bir jet iticisine gerek duyulmuyor. Şimdilik sadece konsept olan uçan araba YEE, bir gün elektrikle çalışan motoru ve etkileyici donanımlarıyla hayata geçirilebilir. Motoru için gereken gücünde doğrudan güneş enerjisinden elde edilmesi söz konusu olan uçan araba için henüz bir tarih verilmese de, uzak doğu otomotiv sektöründeki gelişmeler, bu konseptin çok uzak bir zamanda olmayacağını düşündürüyor.

Bu araç gerçek mi, ya da uçan araba olarak gerçek mi? Sorularına verilen tüm cevaplar, evet şeklinde. Tarih ise 2006. Uçuş için şimdilik bir piste ihtiyaç duyan model, Terrafugia şirketinin en gerçek örneği. Karada ise sadece tek kişilik bir araba olarak katlanan kanatlarıyla mini boyutlu bir otomobil. Şimdilik aracın sürücü lisansı ve pilotluk lisansı ile birlikte kullanılabileceği konusu tek sorunu gibi görünüyor. Ağırlığı sebebiyle tek lisans ile havalanmasına, federal havacılık kurumundan izin verilmiyor ancak, sürücü lisansıyla gerekli güvenlik donanımlarına sahip olarak, bir otomobil olarak değerlendirileceği öngörülebiliyor.

Havadaki hızı yaklaşık 190 km/h ve bu hıza 195 kg yük ile kolayca ulaşabiliyor. 740 km’lik menzili ise oldukça başarılı. İlk çıkışını 200.000 $ seviyelerinde bir fiyat ile duyuran uçan arabaya sahip olmak adına 10.000 $’lık depozito ödemesi gerekli.

Amerikan İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), taktik yetenekleri olan uçan bir arabaya olan ihtiyacını karşılamak için AVX Uçak firmasıyla birlikte özel proje geliştirdi. Henüz proje sadece konsept olsa da, daha gelişmiş bir modelin kullanılması yakın gibi görünüyor. SUV konseptindeki etkileyici bir askeri arabanın uçan versiyonunu geliştiren AVX, dikey olarak iniş kalkış yeteneğiyle uçan modelinin gerekli tüm yeteneklere sahip olduğuna inanıyor. 4 kişilik kapasitesiyle konsept aracın askeri konular hakkındaki tüm gerekliliklere sahip olduğu, karadaki güvenlik ve sürüş yeteneklerini havadayken de sunabileceği özel bir model olarak geliştirdi.

250 deniz mili menzile 400 kg’ın üzerinde yük ile 250 km/h hız ile ulaşabilen konsept uçan araba, karada 130 km/h hızlarda seyir edebiliyor.

Dünya’nın en önemli havacılık endüstri platformu olarak adlandırılan, Air Venture 2010’da tanıtılan Terrafugia şirketinin yeni nesil uçan arabası görücüye çıktı. Büyük ilgi gören uçan araba, otomotiv sektöründeki güvenlik testlerinden aldığı yüksek puanlar ile de ilgi görüyor. Teknolojik donanımları, yeni katlanır kanatları, özel tasarım ekran teknolojileriyle öne çıkan model, şirketin bir önceki sürümünden daha etkileyici bir görünüme sahip.

100 hp’lik güç üreten motoru ve yeni nesil CVT şanzıman teknolojisi ile hem havada hem de karada etkileyici bir sürüş deneyimi sunuyor. Markanın ciddi tasarımlarından olan uçan araba için nihai bir fiyatın belirlenmediği ancak, otoritelerden 190.000 $ civarında bir fiyat skalası belirlendiği gelen haberler arasında yer alıyor.

Scaled Composites eski CTO’su olarak son projede büyük pay sahibi Burt Rutan, BiPod adını verdikleri uçan arabalarının testlerini gerçekleştirdi. Rakiplerine göre farklı bir motor sistemine sahip uçan araba, hızlı ve düşük maliyetiyle sadece dört ay gibi bir sürede hayata geçirildi.

Benzinli ve elektrikli motoru ile Hybrid özellikler sergileyen BiPod, yüksek performansa sahip düşük emisyon değerleri olan özel bir uçan araba olarak değerlendiriliyor. 322 km/h maksimum hızı ile 1127 km menzile sahip uçan Hybrid araba, bagaj ve diğer alanlardaki kapasitesiyle önemli bir verimlilik örneği. Kısa kalkış ve iniş STOL yeteneği ile kara aracından hava aracına dönüşen Model 367 BiPod, iki hava şasisi ve dört tekerleğiyle yerde bir otomobil havada ise tam bir iş jeti gibi davranıyor. İçten yanmalı motorları 450 cc ve arkadan itiş için güç veriyor. Elektrikli motor desteği ise Li-İyon piller ile güç kazanıyor. Halen testlerinin devam ettirildiği Hybrid uçan araba, ticari olarak satışa sunulmayabilir. Sadece şirketin AR-GE çalışmalarında kullandığı bir prototip olarak kalabilir.

Farklı projeler ile gündeme gelen Trek Aerospace şirketi, SoloTrek/Springtil Exoskeleton tasarımından sonra Parrot AR Drone teknolojisini kullanan daha fazla kişiyi taşıyan özel bir uçan hava taşıtı projesiyle yeniden gündemde. VTOL kalkış iniş yeteneğinin geliştirilerek, kanal-fan motorlarına elektrikli güç sağlayan Hybrid uçan araba için planlamalara girişen Michael Moshier ve Robert Bulaga, Springtail’in artık emekli olduğunu duyurdu. Kullanım alanı kişisel hava ulaşımı olsa da, farklı amaçlar içinde kullanılması söz konusu bir Hybrid araç tasarımı olarak değerlendirilmekte. Tıbbi yardım ekipleri, Polis kuvvetleri ve benzer hizmetlerde kullanılması da söz konusu olabilecek aracın, ulaştırma sektöründe farklı kanaldan bir çığır açması söz konusu olabilir.

Fuarda yüksek teknolojiler ile ilgi çeken uçan arabalar gibi geleneksel teknikler ile hayat bulan projelerde büyük ilgi görüyor. Projeler arasında Florida I-TEC (Yerli Halk Teknoloji ve Eğitim Merkezi) tarafından uçan bir araba olarak lanse edilen Maverick, her konuda yüksek değerli notlarda yer almayı başaran geleneksel teknolojiler ile hayat bulan bir proje. Yapısının Parajet Skycar’a benzetilmesine rağmen Dune Buggy Parajet şeklinde tanımlanması daha doğru olabilir. Karadaki performansı bakımından oldukça etkileyici skorlar almasında; 140 hp 16 valf Subaru EJ22 motoru, 145 km/h hız yapabiliyor olması etkendir ve toplam ağırlığı ise sadece 454 kg dır. Havalanma zamanı geldiğinde, teleskopik olarak uzayan orta direği, açılan paraşüte yelken desteği veriyor. Arka taraftaki 5 kanatlı yatay pervane ile havada 91 metre yüksekliğe ulaşabilen Maverick, 64 km/h hıza ulaşabiliyor. Hızlı iniş ve kalkış desteği, iki yolcu kapasitesi, kolay kullanımı, GPS desteği, 150 kg yük kapasitesi gibi özellikleriyle, fuarda ciddi ilgi görmeyi başardı. FAA tarafından Deneysel Hava Aracı olarak sınıflandırılmış olsa da I-TEC, hafif spor hava aracı olarak lisans alma peşinde.

GooglePlex bölgesinde oldukça küçük bir alanda faaliyet gösteren Zee.Aero, dört kanadının aralarında çok sayıda yatay pervaneleri bulunan küçük elektrikli motorlar kullanarak, VTOL yetenekli uçan araba projesi üzerinde çalışmalar yürütüyor. Patent çalışmalarında yer alan çizimlerde, sıradan bir marketin park alanına sığacak boyutlarda görünen uçan araba, itiş gücünü arka kanatlarındaki dikey iki pervaneden elde ediyor. Tasarımın yöneticisi olarak NASA’da bilim adamı, mucit havacılık profesörü Ilan Kroo bulunuyor. Ancak Helen tasarım ve prototip çalışması aşamasında olan uçan araba, batarya teknolojileri ve ağırlık gibi sorunlar ile boğuşuyor.

Off-Road özellikleriyle ilgi çeken uçan araba Skyrunner, paraşüt ve benzer uçuş donanımlarıyla ilginç bir tasarıma sahip. Arazi şartlarında etkileyici bir performans gösteren araç, Londra’dan Tombouctou’ya kadar 6 bin kilometrelik yolu karada ve havada kat ederek, gelecek hakkındaki tasarım fikirlerinin değişmesine yol açtı. Hafifliği, dayanıklılığı ve performansıyla özellikle Afrika gibi bölgelerde çeşitli hizmetler için kullanılması ön görülen Skyrunner, kullanım kolaylığı ve güvenliğiyle dikkat çekiyor. Sadece 420 kg ağırlığındaki Off-Road özellikli uçan araba, 1 Lt EcoBoost turbo motoruyla 200 nm güç üreterek, maksimum 185 km/h hıza ulaşabiliyor. Havada ise 90 km/h hız ile toplamda 322 km menzile sahip. Hafif spor hava aracı sertifikasına sahip Skyrunner, depozitosunun ödenmesi kaydı ile yaklaşık bir yıl içerisinde teslim edilebiliyor.

Slovak tasarımcı Stefan Klein uçan araba prototipi olan Aeromobil V2,5’in ilk uçuşunu duyurdu. Çarpıcı bir tasarımı bulunan uçan araba, 100 hp Rotax 912 su soğutmalı motorlarından güç alıyor. Motorları karada ön tekerleklere güç verirken havada tahrik pervanelerine güç sağlıyor. Tasarımcının benzer niteliklerde farklı şirketlere sunduğu projeleri de mevcut ancak, katlanan kanat ve gövde tasarımıyla en büyük ilgiyi Aeromobil V2,5 çekiyor. Kapasite bakımından küçük görünen uçan araba, havada 450 kg ağırlığında. 2 kişilik taşıma kapasitesi ise her an geliştirme aşamasında ve yeni versiyonun 4 kişilik olacağı konuşuluyor. Tam dolu vaziyette Ford Fiesta kadar toplam ağırlığa ulaşan Aeromobil’i, yakın gelecekte havada görmek mümkün.

Quadcopter hava araçları gitgide popüler hale geliyor. Aslında meraklıları bu araçları daha uzak menzillerden kontrol etme yarışında. İşte tam bu noktada İngiliz tasarımcı Witold Mielniczek, herkesten bir adım önde duruyor. Tanıtılan Model B, tasarımcının farklı hayallerini gerçekleştirdiğinin kanıtı. Off-Road özellikleriyle hem havada hem de karada yol alan elektrikli araba, dört tekerleğiyle entegre pervane sistemiyle havalanabiliyor. Li-İyon bataryaları 11.1 V güç sağlıyor ve tam dolumu 15 dakika kadar sürüyor. Tasarım kendi başına bir uçan araba ancak, kişisel seyahatlerde kullanılması söz konusu değil zira, oldukça küçük boyutlarda. Ancak kişisel seyahatler için geliştirilecek boyutlardaki versiyonlarına en iyi prototip görevi görüyor. Off-Road RC araba ve bir Quadcopter’in bir arada olan sunumu, hava ve kara araçlarının birleşimini hayal edenlerin ufkunu açacak bir proje.

Uçan arabalar konusunda Dünya üzerinde en etkili tasarımlara imza artan Terrafugia, TF-X modelinin yeni tasarımını görücüye çıkarttı. VTOL yeteneği bulunan uçan elektrikli araba, çift elektrik motoruyla güç bulan kanatlarını katlayarak, karada kullanım için en hızlı değişime sahip. Yön değiştiren ve katlanan kanatlarındaki motor gücü 300 hp. 80 km menzile sahip TF-X, 320 km/h hıza ulaşabiliyor. Rüzgar ve aerodinamik testleri M.İ.T laboratuarlarında yapılan Terrafugia TF-X, henüz geliştirme aşamasında bir prototip.

Uçan araba tasarımlarının tümündeki farklılıklar adına Aeromobil V3.0 bilim kurgunun sonu gibi görünüyor. Uçan arabanın prototipi Viyana’da Pioneers Festivalinde görücüye çıktı. V2.5’ten sadece 10 ay sonra tamamlanan prototip, daha da geliştirilmiş performans ve özellikleriyle göz dolduruyor. Motor ve çekiş güçlerinde de iyileştirme yapıldığı öğrenilen V3.0 lüks bir limuzin ve sedan otomobil konforunda, şehir içi park alanlarına sığan büyüklükte ve iki kişilik olarak tasarlanmış. Yılsonunda testlere katılarak Slovakya Ultra Hafif Uçan Araç Federasyonu’ndan onaylanan özelliklerine ek olarak, AB’de otomobil ve hafif uçan araç onayı almayı hedefleyen şirket, yeni nesil uçan arabalar konusundaki eşsiz mühendislik becerilerini, tüm Dünya’ya kanıtlama peşinde.

Uçak mı, helikopter mi araba mı? Hangisine ihtiyacınız var? Neden üçü bir arada olmasın. Krossblade, sadece uçak ve quadcopter olmayıp, aynı zamanda yollarda sürülebilen bir araba olarak lanse edilen SkyCruiser konseptini tanıttı. Fikir aslında yeni değil. 1950’li yıllara dayanan bir fikir. 80 hp’lik dört ana motoruna ek olarak daha güvenli bir uçuş için 10 hp gücünde dört denge pervanesiyle yüksek uçuş konforu sunan Skycruiser, VTOL yeteneği konusunda da rakiplerinden üstün performans gösteriyor. Bu güç elektrikli motorlara ait. 400 hp güç üreten içten yanmalı motorlar ise havada ve kadara etkileyici performans için çalışıyor. Performasa dahil olan 455kg taşıma kapasitesi ile 505 km/h hıza ulaşarak, beş yolcusuna en iyi hava ulaşımını sunan elektrikli Hybrid SkyCruiser, katlanan ve sustalı biçiminde çalışan pervaneleriyle, karada da bir sedan kadar yer kaplar. Henüz firma tarafından fiyat ve tarih verilmemiş olmasına rağmen, rekabet konusu projenin hızlanmasına sebep oluyor.

Dave Fawcett ve Greg Brown onlarca yıllardır beklenen jet motorlu uçan araba tasarımı üzerinde, ciddi ilerleme kaydettikleri projeyi tanıttılar. Lüks bir araba ile iş jetinin karışımına, elektrikli motorlar ile güç ve hayat verecek GF7 projesi, oldukça iddialı. 38.000 ft yükseklikte 885 km/h hızla ilerleyen bir elektrik motorlu iş jeti, katlanan kanat teknolojisi ile yüksek performanslı bir elektrikli araba olarak kullanılabilecek. Karada ise 190 km/h hızın biraz üzerine 50 kW’lık batarya paketiyle hayat verecek elektrik motorları, iki kişilik seyahatin çok daha konforlu ve keyifli olmasını sağlayacak. Otonom sürüş kabiliyeti gibi teknolojiler ile donatılacak GF7, karma olarak 1600 km menzil vaadinde.

Slovak uçan araba üreticisi Aeromobil, yılsonunda karayolunda giden ve uçabilen özel bir prototipi görücüye çıkartacağını açıkladı. 2016 Nisan ayında Monako Top Marques’te inşası başlayacak uçan araba için ön siparişler alınmaya başladı. VTOL teknolojileriyle ev den işe, işten eve hava yolu ve karadan seyahat sunacak olan model, iki kişilik olarak tasarlanmış. Aeromobil V3,0 adıyla lanse edilen uçan araba, yüksek konfor ve güvenlik seçenekleriyle rakiplerinden üstün görünüyor. Yollarda boy gösterirken çarpıcı tasarımı, Lamborghini kadar beğeni alacak uçan araba için özel pilot ve sürücü lisansına ihtiyaç olacak.

Cenevre otomobil fuarında farklı tasarımlar ve etkileyici projeler boy gösteriyor. Özellikle havacılık endüstrisinin dev şirketleri, Airbus ve Italdesign işbirliğiyle şekillenen Pop.Up uçan araba konsepti, VTOL özelliğine sahip bir uçan araba olarak beğeniye sunuldu. Tasarım değişken yolcu hücresinin, elektrikli bir araba şasisi üzerindeki etkileyici konforu ile multicopter motor aksamıyla havalanan bir konsept. Basit iki koltuklu kabin içerisinde yüksek konfor ve güvenlik ile teknolojik donanımlar yer alırken, modül dikey iniş-kalkış ve ilerleme yeteneğini, dört adet değişen yönlü motorlarıyla gerçekleştiriyor. Temelde üç ana parçası olan Pop.Up, helikopter pervane ünitesi, elektrikli araba şasi ve donanımları ile yolcu kabininden ibarettir. Konsept tasarımının tüm parçaları ve bu aracın hava yolunda seyri için önünde yaklaşık 10 yılı var. Airbus ve Italdesign ortaklığı ile geliştirilecek yeni nesil versiyonlar ise daha fazla yolcu taşımak ve daha ekonomik verimlilik değerleri için geliştirilmeye devam ediyor.

Süper araba kategorisinde adını duyuran DeLorean, markasını şimdi de uçan taksi ile duyurmayı başardı. DeLorean Aerospace DR-7 adı verilmiş iki kişilik VTOL teknolojisi ile uçuş yapan elektrikli modelini tanıttı. Gelişmiş otonom sürüş teknolojileriyle donatılmış araç, bir pilota da ihtiyaç duymuyor.

Markanın adının duyulması ise Geleceğe Dönüş film serisinde kullanılan DMC-12 araç ile gerçekleşti. Seri sonunda uçan bir araba olarak görünen araç yıllar sonra DR-7 olarak markanın hayallerini gerçekleştirdi. DeLorean DR-7’yi rakiplerinden ayıran en büyük özellik, Nacel pervaneleridir. 360 derecelik ivmelenme sağlayabilen teknoloji ön ve arka bölümde konumlandırılarak, verimli uçuşu garanti altına almayı başarmış. Performans ve güvenliğin ise sertifikasyondan kolayca geçebileceği düzeyde olması ve testlerden sonra gerekli başvuruların yapılması, söz konusu olacak. Dış görünüşüyle farklı bir çizgi çizen DR-7, kompakt ve hafif yapısını saklayan bir mühendislik eseri. Katlanır kanat yapısı ile park ve yol sürüşüne de izin veren DR-7 uçuşta, elektrikli motoruyla 386 km/h’lik hızda, 193 km’lik menzile ulaşabiliyor.

2020 Tokyo Olimpiyatları için ileri teknoloji yeteneklerle donatılmış uçan bir araba projesi, Toyota girişimiyle gerçekleştiriliyor. Dünya devi otomobil üreticisi, mühendislik becerilerini boş zamanlarında değerlendiren bir grup çalışan, drone benzeri kompakt bir uçan araba üzerine yoğunlaştırdı. 354.000 $ yatırım yapılan SkyDrive, Olimpiyat oyunları açılışına yetiştirilmeye çalışılıyor. Olimpiyat meşalesini bu araç kullanarak yakmayı planlayan organizasyon, uçan araba ve diğer teknolojilerdeki başarısını kanıtlamaya çalışıyor. Başarılı prototip uygulaması ve olimpiyat ateşi yakılması sonrasında, 2023 yılı sonunda kişisel satış için üretim çalışmalarına geçileceği duyurulan SkyDrive, Japon mühendisliğinin en önemli örneği olacak.

Volocopter ve yolcu uçağı karışımı bir prototip ile 2016 yılında görücüye çıkan Ehang, Çin’li firmanın gelecek hayalinin ilk örneği. Uzun süreden beridir görünmeyen uçan taksi, ilk defa hem de yolcularıyla birlikte test uçuşunda görüntülendi. Ehang 184 adıyla modernize edilen elektrikli uçan taksi, 130 km/h hızda 25 dakikalık bir menzil sunuyor. Kompozit malzemelerden oluşturulan gövdesi, 7. seviye tayfunla ve benzer rüzgârlara dayanıklı olarak üretildi. 300 metrelik uçuş yüksekliğine ulaşmasında dayanıklı olmasına rağmen hafif tasarımı oldukça başarılı görünüyor. CEO Huazhi Hu tarafından, önceliklerinin kişisel uçuş güvenliği olduğu ve ürettikleri uçan taksiye olan güvenleri gereği, hükümet yöneticilerinin bile güvenle binebileceklerini açıklaması, dikkatleri çekti. Uçan taksinin güvenilirliğini test etmek için Dubai gibi farklı hava koşullarına sahip bir ülkede test için anlaşmaya varılması, şirketin Ehang 184’e olan güvenini ortaya koyan önemli bir girişim.

Las Vegas Tüketici Elektrik-Elektronik Fuarı’nda(CES) uçan elektrikli araba modelleri arasında farklı görünümüyle ilgi gören Bell Helicopter, kabin tasarımıyla dikkatleri üzerine çekti. Göçler ve diğer nedenlerle kalabalıklaşan aileler ve bu ailelerin şehir içindeki seyahatlerini düşünerek tasarlanan uçan taksi, havacılık sektöründe ciddi gelirler kazanan firmaların en büyük rakibi olarak değerlendiriliyor. Dört kişilik uçan taksi, uzun şehir gezileri, gece gezmeleri, kırmızı halı ritüelleri ve daha birçok aktivitede gereken yolcu kapasitesini sunabilecek şekilde tasarlanmış. CEO Mitch Snyder, Bell Helicopterin dikey uçuş ve kapasite bakımından geleneksel hava yolu taşımacılığına meydan okuyan bir araç olduğunu beyan etmesi ise kent içi uçuşlarda güvenlik ve hız konusunda etkileyici performans değerlerine sahip olacağının düşünülmesine sebep oldu, zira aracın teknik verileri henüz bilinmiyor.

Volocopter ilk olarak 2013’te uçan taksi konsepti olarak prototipini tanıttı. İnsansız ve insanlı testler ile geçen süreçte, otonom sürüş teknolojileriyle donatılarak CES’teki sahneden başarıyla kalkış yaptı. Intel’in teknolojileriyle donatılmış drone’lar, uçuş kontrol üniteleriyle ilgi çekiyor. Volocopter’in teknik detaylarında da Intel imzasını taşıyan bu üniteler mevcut. 18 elektrikli motoruyla dikkatleri üzerine çeken kişisel uçan araba, güvenlik ve etkinliğiyle farklı ülkelerdeki testlerden de başarı ile geçti. Las Vegas’taki CES sunumuyla meraklılarının huzuruna çıkan Volocopter, ABD’de yaptığı şov ile geleceğe yönelik hava aracı olarak değerlendirilecek gibi. Arkasında Toyota ve Intel gibi kendi sektörlerinde devleşen firmaların desteğiyle, gereken sertifikasyonları en kısa sürede alacağından hiç kuşku yok.

Yasal konular ve güvenlik endişelerinin aşılarak, ticari biçimde sahip olunabilinen Dünya’nın ilk uçan arabası olma yolundaki yarışta, ileri bir seviyeye gelen PAL-V Pioneer, Cenevre fuarında büyük rakipleriyle boy ölçüştü. PAL-V Liberty üretime ve uçmaya hazır bir elektrikli uçan araba olarak, iki kişilik kapasitesi ve üç tekerleğiyle sertifikasyon sürecinde sona geliyor.

Tüm teknik detayları bilinmiyor ancak, 900 kg civarındaki kalkış ağırlığı ile 3500 m yükseklikte 500 km menzile 180 km/h hızla ulaşıyor. Kalkış için 330 metre ve iniş kapanı için 30 metrelik mesafeye ihtiyaç duyan PAL-V Pioneer uçan araba, yol modunda ise 99 hp motor gücüyle, 160 km/h hıza güvenle ulaşabiliyor. Sınırlı sayıda üretimi söz konusu olan elektrikli uçan araba için 600.000 $’lık fiyat ise düşündürücü ancak 400.000 $ civarında Sport modeli ise daha cazip gibi görünüyor.